Efendimiz'in Hacc?

Efendimiz’ in Hacc? Hicretin üzerinden ?o y?l daha geçmemi?ti. Her ?eyin bir vakt-i merhunu söz konusuydu ve zaman?n gurûba kayd??? bu günlerde söz konusu vaktin yakla?t??? anla??l?yordu. Zira onuncu y?l?n Zilkade ay?n?n giri?iyle birlikte Resûl-ü Kibriya Hazretleri bu y?l haccedece?ini herkese ilan etti ve ashab?n?n da kendisiyle birlikte haccetmesini aç?kça emir buyurdu. Herkesin özlemle bekledi?i bir geli?meydi bu ve i?te o an gelmi?ti; Allah’?n Resûlü ile birlikte Kâbe’ye gidilecek, Arafat ve Müzdelife’de vakfeye durulacak, Mina’da ?eytan ta?lan?p t?ra? olunacak ve Beytullah’ta unutulmaz, mü?te­rek bir bayram ya?anacakt?. Medine’den etrafa dalga dalga yay?lan bir sevinç ya?an?yordu. O günden sonra Resûlullah’?n gündemi hep hacd?; hutbele­rinde konuyu hacca getiriyor ve hac menasikini anlat?yor, ihramdan ba?layarak bir dizi konuda malumat veriyordu. ?slâm’a gönül veren her kabilede yank? bulan bu haberle birlikte O’nun mesajlar?n? kaç?rmak istemeyen herkes, evini köyünü bir kenara b?rakm??, kimi bine?ine atlamak suretiyle, kimi de az???n? omzuna al?p yaya olarak solu?u Medine’de almaya ba?lam??t?...